Doğum Tarihi

9 Mart 1959

Şehir

Samsun

Burç

Balık

1381

kez görüntülendi

A. Ali Ural Kimdir?

Şiir yazmaya çocuk yaşlarda başlayan A. Ali Ural’ın “Öfkeli Çocuklar” adlı ilk şiiri 1982 yılında Mavera dergisinde yayımlandı. Sonraki yıllarda şiir, yazı ve hikâyelerini Akşam, Âyine, Hece, İlk Tohum, Karabatak, Kitaphaber, Kuşluk Vakti, Mavera, Merdiven Sanat, Merdivenşiir, Mürekkep, Özgür Açılım, Sabah, Sağduyu, Star, Türk Dili, Varlık gibi dergi, gazete ve eklerinde yayımladı. İlk şiir kitabı Körün Parmak Uçları 1998’de yayımlandı. Adından çokça söz ettiren bu kitabı 2006 yılında Kuduz Aşısı adlı ikinci şiir kitabı takip etti. Yedi yıl aradan sonra 2013’te şiirinin beslendiği kaynakları göstermesi bakımından da önemli bir yer tutan Gizli Buzlanma’yı yayımladı. Şairin poetik duruşunu ele veren şiirlerin yer aldığı bu eser, 2013’te kendisine Türkiye Yazarlar Birliği’nin “Yılın Şiir Kitabı” Ödülü’nü getirdi. 2017’de ise Mara ve Öteki Şiirler adlı dördüncü şiir kitabını yayımlandı.

Okurlarını şaşırtmayı seven Ural, bunu sadece yazdıklarıyla değil, seçtiği edebi türle de sağladı. Şiirle başlayan serüveni deneme ve öyküyle devam etti. Ural’ın ilk denemesi, Posta Kutusundaki Mızıka adıyla 1999’da yayımlandı. Samimi dili ve üslubuyla dikkat çeken mektup tarzında kaleme aldığı bu ilk deneme kitabını 2004’te Makyaj Yapan Ölüler izledi. Gazete haberlerini edebiyat süzgecinden geçirerek kaleme aldığı bu eserinde özellikle insan unsurunu ön plana çıkardı. Gerilim ve merak unsuruyla ördüğü metinlerde kullandığı titiz ve özgün üslupla dikkat çekti. 2006’da Resimde Görünmeyen, 2007’de Doğu’dan ve Batı’dan portreler sunduğu Güneşimin Önünden Çekil adlı denemeleri yayımlandı. Güneşimin Önünden Çekil’de Ezop, Petrarca, Cervantes, Goethe, Tolstoy, Rilke, Ahmet Yesevi, Ferîdüddîn Attar, Sâdî Şirazi, Nâbî, Şeyh Galib, Dede Efendi, Arşimet, Newton, İbn Sina, Eflatun, Leibniz, Kierkegaard, Bergson, İmam Mâlik, İbn Haldun, Akşemseddin, Yahya Efendi gibi daha birçok önemli şahsiyetle ilgili ayrıntıya, anekdota yer verdi. 2008’de akıcı bir dille kaleme aldığı Satranç Oynayan Derviş adlı eserinde biyografi türüne yeni bakış açıları getirdi. Bu kitabında Konfüçyüs, Dante, Şems-i Tebrizî gibi onlarca tarihî şahsiyeti konuk etti. Bu eserleri 2009’da Tek Kelimelik Sözlük, 2010’da Tek Kelimelik Sözlük’ün devamı niteliğindeki Ejderha ve Kelebek adlı eserler takip etti. Kelimelerin öykülerini anlattığı özünde bir sözlüğü ihtiva eden bu eserlerde toplamda 99 kelimeye yer verdi. Deneme türündeki eserlerini 2015’te Peygamber’in Aynaları, 2017’de Bisiklet Dersleri ve 2018’de Ay Tiradı adlı eserler izledi. Denemelerinde yalın, sıcak, samimi, akıcı, insanı saran, insanın kalbine dokunan dili ve üslubu ile dikkat çekti. Yangın Merdiveni / Kaçış Hikâyeleri (2000) ve Fener Bekçisinin Rüyaları (2000) adlı öykü kitapları da bulunan A. Ali Ural’ın şehir monografi türünde Bostancı Bahane (2010) adlı bir kitabı ve tercüme türünde İmam Şafiî Divanı (2002) adlı çalışması da mevcuttur. Bununla birlikte Ural, 2015’te Abdullah Tukay Büyük Ödülü’ne (Tataristan) ve Türkiye Yazarlar Birliği Edebiyat Mevsimi Büyük Ödülü’ne layık görüldü.

Çocukluk yıllarından itibaren şiirle uğraşan ve yazmak hayali dışında pek hayal kurmayan Ural’a göre her çocuk şairdir. Nitekim kendisi de “Aşı” adlı ilk şiirini sekiz yaşında yazdı. Ural’ın şiir serüveninde Arabistan yılları önemli bir rol oynadı. Nitekim 1979 Şubat’ında henüz 19 yaşında iken o zamana kadar yazdığı bütün şiirleri geride bırakarak bir bavul kitapla Arabistan’a giden Ural için Arabistan, “Dünyanın en yalnız Arabistanı”ydı. Arabistan yıllarını “kendi sığınağımdı” dediği şiir sığınağında yaşadı. Buradaki serüven ona kendine dönme, yoksulluklarını ve zenginliklerini keşfetme fırsatı tanıdı. Arabistan’da dört şiir kitabı yazdı, ancak bu şiirlerle henüz aradığı şiire ulaşamadığını düşünen Ural, “Öfkeli Çocuklar” şiiri de dahil olmak üzere bunlardan hiçbirini Körün Parmak Uçları ve Kuduz Aşısı’na almadı: “Eğer o şiirleri reddetmeseydim ne Körün Parmak Uçları olurdu, ne de Kuduz Aşısı”.

İnsanı kainatın en büyük enstrümanı olarak gören Ural, insan ruhunu umursayarak şiir yazmaya başladı ve içinde bulunduğu dönemin ruh halini yansıtan şiirler yazdı. İnsanların hallerinde onların görüntülerini aradı ve bu halleri çoğu kez geniş bir zamanın içinde ele aldı. Şenel’in ifadesiyle Ural’ın şiirleri, dünya üzerinde kendince bir yol tutmaya çalışan insan hallerinin psikolojilerini okura neredeyse aracısız sundu. Şiirlerinde insanın ruh hallerine ait göstergelerin yanında “portre ustası” gibi insan yüzüne ilişkin olanlara da sıkça yer verdi. Özellikle Körün Parmak Uçları’nda dikkat çeken bu husus, bazen tamamlanmış bazen kesik kesik bırakılan insani görüntüleri gün yüzüne çıkardı.

Ural, şiiri, içinde bulunduğu çağa direnme aracı olarak gördü. Kendisi de bugünün şiire getirdiği bütün sorumlulukları yüklenmiş biri olarak şairin sorumluğu noktasında şairlerin toplumlarını gözetmeleri gerektiğine inandı: “kucaklayamaz kapı kolları/koluma gir diyemez kapı kolları/yalnız körler farkeder/masa temizlenirken ıslak bir bezle/sofradan kalkan açları”.

“Duyarsızlık”ın yeni bir duyu olmasından şikayet eden Ural, ilk şiir kitabı Körün Parmak Uçları’nda şairin sorumluluğunu “Halbuki bizim uyuşmaya değil ağrıya ihtiyacımız var, körelen sinir uçlarımızı yeniden bilemeye. Ana renklerle yaşadığımız kaba saba hayatla yetinmeyip unutulan tonları yeniden diriltmeye. Körün Parmak Uçları işte bu algı arayışı içinde mayalandı.” sözleriyle ortaya koydu (Şenel 2007: 87). Ona göre sanat eserinin okurun keyfini artırmaktan başka bir işlevi daha olmalıydı. Zira harekete geçirmeyen rahatsızlık şifasız bir rahatsızlıktı. Bu çerçevede içinde çok sayıda şiir kurma biçimini barındıran Körün Parmak Uçları’ndaki şiir adları ile hastalık, korku, tekinsizlik, bozulma, tehlike ve tehdit altında olma, adaletsizlik, dışlanmışlık, çıkış arama gibi konularda okura geniş bir yelpaze çizdi.

Sayfalar: 1 2 3 4

Kaynakça

teis.yesevi.edu.tr