Doğum Tarihi

1846

Ölüm Tarihi

1907

Şehir

Erzincan

703

kez görüntülendi

Salih Baba Kimdir?

Salih Baba, mesleği imamlık olan Mustafa adındaki bir zatın oğlu olarak 1846’da Erzincan’da doğmuştur. Annesinin ismi Atike’dir. Şairin Abdurrrahman isminde bir kardeşi olduğu da bilinmektedir. Ayrıca adı bilinmeyen bir erkek kardeşi daha vardır ki onun torunlarından biri olan Abdurrahman Tüfekçi Salih Baba’nın hayatı hakkında Salih Baba Divan’ını yayına hazırlayan Fehmi Kuyumcu’ya bir mektup yazmış ve şairin hayatı hakkında bilgiler vermiştir. Bunun yanı sıra 1986 yılında Nurettin Albayrak’ın Mavera Dergisinde yayımladığı makale de Salih Baba’nın hayatı, dünya görüşü hakkında bilgi verir ( 8-10). Kendisi hakkında bilgi edilenilen en önemli kaynak ise şairin Divan’ıdır. Bu kaynaklardan elde edilenlere göre Salih Baba, doğuştan bir kolu çolak ve bir ayağı kısadır. Doğum tarihi ve yeri ile ilgili bilgilere Divan’ından erişilmektedir: “Salihem usandım dâr-ı fenadan/Bir an kurtulamadın renc i anâdan/Bin iki yüz altmış üçte me’vadan/Bir beşer suretli hane gelmişem (Doğan 2002:16). “Muhammed Şeyh-i Samidir Pirimiz/Bilâd-ı şehri Erzincan yerimiz/Bir ednâ Sâlihem oldur şîrimiz/ Derinde kemterinin kemteriyiz/Zuhûrâtı pirimden söylerem ben/Bu yolda cânı kurbân eylerem ben” (Doğan 2002: 15). Salih Baba tüfekçi ustasıdır. Mesleğini amcaları Halim ve Mustafa Efendilerin yanında çalışarak öğrenmiştir (Kuyumcu 1979: 33-34). Bu nedenle lakabı Tüfekçizade’dir (İA 36:36). Başından iki evlilik geçen Salih Baba’nın ilk evliliğinden iki oğlu vardır. Osman büyük oğludur ve doğuştan sağır ve dilsizdir. Baba mesleğini sürdürmüştür. Diğeri ise Fehmi’dir ve İstanbul’a göç ettiği bilinir. Ikinci evliliğinden ise Dursun adında bir oğlu olur (Doğan 2002: 17). Şairin tahsili üzerine kesin bir bilgi yoktur. Bununla birlikte Divan’ında eğitimi ile ilgili ipuçları vardır. Ahmet Doğan, Salih Baba Hayatı Edebî Şahsiyeti ve Şiirleri başlıklı kitabında şairin eğitim durumuyla ilgili aşağıdaki dizeleri alıntılar: “Ümmîyem bir zerre denli ilme yoktur tâkatim/Gâh olur ilm ile bî-payan oluram kime ne.” Doğan, şairin ümmîliğinin şairlik geleneği içinde değerlendirilebileceğini ifade eder (2002: 16). Dolayısıyla ümmiliğinin bâtıni manada değerlendilmesi gerektiğine işaret eder. Salih Baba’nın Divanı’nda şiirlerini zuhurattan söylediğini anlatan dizeleri vardır: “Söyleyen Sâlih’tir ammâ söyleten Sami durur/Bulmak istersen birader böyle bir Sultân ara” (Kuyumcu 1979: 16).

Bu meyanda şairin tasavvuf hayatının ve seyr-i sülükunun bidayeti ve gelişimi minvalinde anlatılan menkabe şöyledir: Erzincan’dan iki arkadaş, ikisininse de adı Salih’tir. Biri çilingir ustası Salih (Salih Baba), diğeri ise meclislerde musıki ve şiir icra eden, bir gözünün kör olması dolayısıyla lakabı “Kör” olan Salih’tir. Bu zat bazen meyhanelerde içki içer, eve dönerken de şeyhi Tarik-i Nakşibendî meşayihlerinden olan Pir-i Muhammed Sami Erzincani Hazretlerine görünmemek için gizli saklı eve gidermiş. Yine bir gün meyhane çıkışı pişman ve ezik bir halde dergâhın kapısına gelir, içeri girmeye utanır şu beyitleri okur: “Kuleden, kuleden sesin aldım kuleden, Senin kaşın gözün imiş beni sana köle eden.’’Bunu duyan Pir-i Muhammed Sami Hazretleri “Gel Salih, senin her ayıbın hünerdir” buyurur ve bu sözlerin ardından Kör Salih, bir daha içki içmez.Salih Baba ise şeriatsızlığın çok olduğu yanlış bir yoldadır. Kör Salih, arkadaşı Salih Baba’yı sevdiğinden onun bu yanlış yolda olduğuna razı değildir. Ona şöyle bir teklifte bulunur:”Bir gün sen bizim şeyhin sohbetine gel. Bir gün de ben sizin sohbetinize geleyim, bakalım hangisinden daha çok feyz ve manevi lezzet alacağız?”

Bu teklifi geri çevirmeyip kabul eden Salih Baba, Pir-i Muhammed Sami El Erzincani Hazretlerinin ilahi aşk ve muhabbet hazinesi olan dergâhına, o mübarek dilinden dökülen, gönülleri masivadan arındırıp Allah’a çevirmeye vesile olan sohbetini dinlemeye gitmiştir. Salih Baba artık aşk ocağındadır, fakat aşk ateşi ile yanmaya başlayacağından habersizdir.
Gönüller Sultanı Pir-i Sami Hazretleri sohbetine, sohbet-i cana başlamıştır, Salih Baba mest olur. O anlattıkça, her kelimesinden kendi hissesine düşeni alır, sohbet bitene kadar kendini sorgular ve sohbetin sonunda anlar ki yanlış yolda olan kendisi. Sohbet biter. Salih Baba arkadaşına der ki:”Ben yanlış yoldaymışım, burada hakikati görünce anladım, artık eski sohbet meclisini bıraktım, bir daha gitmem, benim gerçekleri görmeme vesile olduğun için sana minnettarım.”

Sayfalar: 1 2

Kaynakça

teis.yesevi.edu.tr/