718

kez görüntülendi

Muhyiddin Abdal Kimdir?

Muhyiddin Abdal’ın şiirlerinde sözlü kültürün ve yazılı kültürün iç içe olduğu görülmektedir. Kafiye yapısı, kafiye örgüsü, nazım şekilleri ve nazım türleri bakımından tekke şiiri geleneğine uygunluk söz konusudur. İncelenen 275 şiirden 78’i gazel ve kaside, üçü mesnevi tarzında oluşturulmuştur. Klasik Türk şiiri nazım biçimleriyle oluşturulan bu şiirlerin önemli bir kısmının vezni hece ölçüsüdür. Aruzla oluşturulan az sayıdaki şiirlerde zaman zaman aruz kusurları görülmesi, bu şiirlerin sözlü kültür ortamlarından tespit edilerek Dîvân’a eklendiğini düşündürmektedir. Sözlü edebiyat kaynaklı nazım biçimlerine uygun olarak, hece ölçüsüyle oluşturulan 194 şiirden 53’ü nefes, 133’ü mani, altısı tuyug, ikisi de destan özelliği taşımaktadır.

Şiirlerinde kullanılan dil, Osmanlı dönemi Eski Anadolu Türkçesi özellikleri taşımaktadır. Şiirlerinde genellikle sade, anlaşılır ve akıcı bir dil kullanılmıştır. Trakya yöresi Yörük-Türkmen Türklerine ait mahallî kelimeleri, atasözü ve deyimleri de kullanmıştır. Hurufilik inancının belirgin olduğu şiirlerde harf ve sayı simgeciliğine başvurduğu, Arapça ve Farsça kelimeleri, tamlamaları daha fazla kullandığı görülmektedir. Mensup olduğu Kalenderî, Bektaşi, Hurufi çevrelerin şiir geleneğine bağlı kavramları karşılayan simgeler, remizler, motifler, imgeler, mecazlar ve başka edebî sanatlardan oluşan bir anlatım dili vardır. Şiirlerinde “ferdî üsluptan daha çok, sözlü kültür geleneği içinde şekillenmiş “tekke şiiri” geleneğinin Kalenderî, Bektaşi, Hurufi, Alevi çevrelerdeki “ortak üslubu”nun özellikleri belirgindir (Durbilmez 1998a: 14). Sade bir dile derin anlamlar yükleyebilen şairin şiirlerinde hâkim üslup, konuşma üslubudur. Şiirlerindeki ses ve ahenk yüksek seviyededir. Didaktik ve lirik anlatım iç içedir (Durbilmez 1998a: 81).

16. yüzyılın en önemli iki Bektaşi şairinden biri olarak kabul eden araştırmacılar vardır (Boratav 1968: 351). 16. yüzyılın sonlarıyla 17. yüzyılın başlarında yetişmiş Kalenderî şairlerin en kuvvetli temsilcisi sayılması gerektiğini belirten araştırmacılar da mevcuttur (Ocak 1992: 226). Şiirlerinin en ileri derecede Şii ve Hurufî inançları aksettiren birer belge mahiyetinde olduğu da belirtilmektedir (Ocak 1992: 226).

Kalenderîlikten Bektaşiliğe geçişin tam netleşmediği ve Hurufîliğin de Kalenderî- Bektaşi zümreler içinde etkili olmaya başladığı bir geçiş döneminde yaşamıştır (Durbilmez 1998: 241). Bu sebeple Kalenderîlik, Bektaşilik ve Hurufilik inançlarını yansıtan şiirleri çoktur. Hallac-ı Mansur, Seyyid Nesimî, Fazlullah Hurufî, Hacı Bektaş Velî, Otman Baba, Kumral Baba, Balım Sultan ve Akyazılı İbrahim Baba’dan söz eden şiirleri de vardır. Balım Sultan’dan inabe almış, Akyazılı İbrahim Baba’ya intisap etmiştir. Muhyiddin Abdal’ın piri kabul edilen Otman Baba ile o dönemdeki Bektaşilerin araları iyi olmadığı hâlde, Hacı Bektaş Velî ve Otman Baba’nın ikisinin birden adlarının Muhyiddîn Abdal Divanı’nda yer aldığı görülmektedir (Durbilmez 1999: 133-140).

Yunus Emre, Hatayî, Kaygusuz Abdal ve Nesimî gibi şairlerin etkisinde kalmıştır. Sözgelimi “Gözet olagelmişi/ Kaldır düşüp kalmışı/ Hoş tut yaradılmışı/ Yaradan’dan ötürü” dörtlüğünde Yunus Emre’nin etkisi açıkça görülmektedir (Durbilmez 2002: 206). Kul Nesimî, Edirneli İbrahim ve Ahmet Hayranî gibi şairleri etkilemiştir. Bazı şiirleri Hızırnâme yazarı Muhyiddin Çelebi ve 17. yüzyılda yaşayan “Abdal” mahlaslı şaire mal edilmiştir. Kazak Abdal, Perişan Baba ve Muhyî adlarına kayıtlı şiirlerden bir kısmı çeşitli cönk ve mecmualarda Muhyiddin Abdal adına da kaydedilmektedir. Sözgelimi 17. yüzyıl Bektaşi şairlerinden Kazak Abdal adına kayıtlı olan ve “Ormanda büyüyen adam azgını / Çarşıda pazarda insan beğenmez” dizeleriyle başlayan şiir, Muhyiddin Abdal adına da kayıtlıdır (Durbilmez 1998a: 50-51).

Gezgin tekke şairlerindendir. Bulgaristan ve Romanya’da da tanınmaktadır. Şiirlerinden bazıları Alevi-Bektaşi ayinlerinde söylenmektedir. Gelenek içinde ezgili olarak söylenen nefeslerinden başka bazı şiirleri de bestelenmiştir. Fazıl Say, Musa Eroğlu gibi ünlü sanatçılar tarafından bestelenen / seslendirilen şiirleri geniş kitlelere ulaşmıştır.

Derviş-şair olması yanında, Trakya bölgesinde ve Balkanlarda saygı duyulan bir eren olarak da tanınmaktadır. Türbesinin bulunduğu tepe bile Muhittin Baba tepesi olarak adlandırılmakta, hakkında pek çok menkabe anlatılmaktadır. Bu menkabelerden bir kısmı sözlü kültür kaynaklarından derlenerek incelenmiştir.

Sayfalar: 1 2

Kaynakça

teis.yesevi.edu.tr