Tokat Tarihi

Tarih boyunca birçok yerleşime sahne olan Tokat’a değişik dönemlerde farklı isimler verilmekle birlikte “Tokat” ismi daha çok kabul görmüş ve kullanılmıştır. Tokat isminin nereden geldiği hakkında ise kesin bir kanıt bulunmamaktadır.

Tokat adının kaynağı ayrı bir önem taşır, çünkü tarihçiler Tokat adının kaynağıyla hayli uğraşmıştır. Kentin adının bu yöreye yerleştiği düşünülen “Togayıt Türklerinden geldiği” sanısının yanı sıra, Âli Cevat ve İ. Hakkı Uzunçarşılı gibi kimi tarihçiler “surlu kent” anlamına gelen “Toh-Kat” sözcüğüne de yakın durmaktadır. Besili at ya da atların toplandığı yer anlamında “Tok-at” gibi benzetmeden gelen söylenişler de bulunmaktadır. Kentin adı tarih içinde Dokat, Kah-cun, Sobaru, Togat, Tokiye, Dokiye, Tukiye olarak da anılmıştır.

Komana Pontika, Evdoxia, Dokia sözcükleri MÖ 4. yüzyıldan başlayarak Pers, Helenistik, Roma ve Bizans devirleri boyunca varlığını sürdüren tarihsel kent Tokat ve çevresinin kayda geçen en eski adlarıdır.

Birçok Anadolu kentinin adının kökeni bakımından kaynak isimlerden biri sayılan Ramsay,  ‘‘Tokat eski Bizans kalesi Dazimon’dur.” demektedir. Ancak; H. Gregorie, söz konusu olan yerin ‘‘Turhal’ın kuzeydoğusundaki Dazmana” olduğunu önemli ölçüde kanıtlamıştır.

Paul Wittek, Bizans Devrinde “Tokat’ın, Dokeia kenti” olduğu görüşünü ileri sürmektedir. Wittek’in kanıtlarından biri Bizanslı tarihçi Khoniates’in  Selçuklunun buradaki hükümet merkezini  “Dokeia” olarak kaydetmesidir. İbn Bibi ve İbn’ül Esir’in yazılarında da kentin adı, Tokat’tır. 13. yüzyıl Arap tarihçilerinden Muhyiddin bin Abduzzahir, “Onlar, Kayseri’den dört günlük mesafede bulunan Tokat adındaki kaleye gitmişlerdi.” diye yazmaktadır.

13. yüzyılda Türk halk diliyle yazılmış Tarih-i Al-i Danişmend’in iki nüshasında Tohiya, Toqia, Tokia, Dokia olarak geçen kent adı, üçüncü nüshada Tokat sözcüğüne dönüşmüştür.

İlin adının kaynağına ilişkin yorumlar, aynı zamanda bizi bazı ünlü simalarla karşılaştırmaktadır. Bunlardan biri, Malazgirt’te yenilgiye uğrayan Bizans kralı Roman Diojen’dir (Romanos Diogenes).

Anadolu’daki depremlere ilişkin düşünceleriyle de tanınan tarihçi Michael Attaliates, Alp Arslan’ın serbest bıraktığı Romanos Diogenes’in kaleye gelmesini,  “Dokeia kalesini işgal etti ve orada ordugâh kurdu.” diye anlatmaktadır. Ebu’l-Fereç aynı olaydan söz ederken “işgal” sözcüğünü kullanmadan şöyle der: “Doqia Kalesi’ne gitti ve Doqia’ya yerleşti.” Olay başka tarihçilerde “İmparator Diogones’in burada hapsedildiği” biçiminde karşımıza çıkmaktadır.

Sargon Erdem, il için verdiği konferansta, “Dokeia adı, doke sözcüğüne Grekçede yer adlarında kullanılan ‘ia’ takısının eklenmesiyle oluşmuştur” diyerek eklemektedir: “Grekçe’de dekomai veya dehomai (almak, istiap etmek) mastarının da kökü olan doke veya dohe, ‘kap, su kabı’ anlamına geliyor. Dokeia kent adının ‘çanak memleket’ anlamına geldiği öne sürülebilir. Tokat, dağlarla çevrelenmiş olduğundan coğrafi bakımdan bir çanak görünümündedir.”

Selçuklular kente Darü’n-Nusret demiştir. 1392 yılında kent, Yıldırım Bayezid tarafından alınınca adı Darü’n-nasr olarak değiştirilmiş. Kentin adı Arapçaya Dokat, Osmanlı Türkçesine Tok-at olarak yerleşmiştir.