Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık
a. 20 Ocak 1921 gün ve 85 Sayılı Teşkilât-ı Esasiye Kanunu’nun bazı maddelerinin değiştirilmesine dair 29 Ekim 1923 gün ve 364 Sayılı Kanun’la.Cumhuriyet ilân edilmiş ve bu Kanun’un 12. maddesinde Başvekil’in Reisicumhur tarafından seçileceği hükme bağlanmıştır.
b. 20 Ocak 1921 tarihinden, 20 Mayıs 1933 gün ve 2187 Sayılı “Başvekâlet Teşkilât ve Vazifeleri Hakkında Kanun” un yürürlüğe girmesine kadar geçen süre içerisinde, Başbakanlık Teşkilâtı’nın personel ve kadro yapısı hakkında açıklayıcı bir dökümen temin edilememiştir. ”
3- Başbakanlık Teşkilât Kanunları ve Bunlara Bağlı Değişimlere Göre Durumu.
a. 20 Mayıs 1933 gün ve 2187 Sayılı “Başvekâlet Teşkilât ve Vazifeleri Hakkında Kanun” BAŞBAKANLIK MERKEZ TEŞKİLÂTI’na ilk vücut veren kanun olmuştur. Ancak bu kanunun icrasında Başbakan ile birlikte Maliye Bakanıda görevlendirilmiştir. Bu tarihte Başbakanlık 7 ünite halinde ve sadece 34 personel kadrosu ile hizmet vermiştir.
b. 19 Nisan 1937 gün ve 3154 Sayılı “Başvekâlet Teşkilâtı Hakkında Kanun” ile teşkilâtın kadro yapısında bazı değişiklikler olmuş, ayrıca Müsteşar’a yardımcı olmak üzere bir “Müsteşar Yardımcısı” kadrosu ihdas edilmiştir. Bu
kanunla ünite sayısı 8’e çıkarılmış, personel kadro sayısı da 48 olmuştur.
c. 23 Haziran 1943 gün ve 4443 Sayılı Kanun’la Başbakanlık Teşkilâtı yeniden değiştirilmiş, ünite sayısı 7 olurken, personel kadro sayısı da 91’e çıkarılmıştır.
d. 9 Mart 1954 gün ve 6330 Sayılı “Başvekâlet Teşkilâtı Hakkında Kanun” ile Başbakanlık Teşkilâtı tekrar düzenlenmiş olup, ayrıca başlangıcından bu yana ilk defa, bu kanunun sadece Başbakan tarafından yürütüleceği de hükme bağlanmıştır. Bu kanunla; bir Müşteşar’ın yönetiminde.
A. Üst Yönetim,
B. Hususî Kalem Müdürlüğü,
C. Kanunlar ve Kararlar Tetkik Dairesi Başkanlığı,
D. Zat ve Yazı İşleri Umum Müdürlüğü,
E. Neşriyat ve Müdevvenat Umum Müdürlüğü.
F. Arşiv Umum Müdürlüğü,
G. Levazım Daire Müdürlüğü.
H. Evrak Müdürlüğü,
olmak üzere, ünite sayısı 8 olarak tesbit edilmiş, personel kadro sayısı ise 117’ye çıkartılmıştır.
6330 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 9 Mart 1954 tarihinden 1983 yılına kadar, Başbakanlık Teşkilât Kanun’unda herhangi bir değişiklik yapılması cihetine gidilmemiş, ancak Cumhuriyet’in ilanından bugüne kadar, her geçen gün gelişen ve büyüyen TÜRKİYE’nin; sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi şartlarının da gelişip büyümesinin tabii bir sonucu olarak, 1983 yılında, Başbakanlık Teşkilâtı; bir Müşteşar’ın yönetiminde, 3 Müsteşar Yardımcısı, Başbakanlık Müşavirleri ile 24 ünite ve 970 personel kadrosuyla hizmet vermeye, Bakanlıklararası işbirliğini sağlamaya, Devlet’in en yüksek denetim organı olan Hükümet’in genel politikasının yürütülüp takip edilmesine, Anayasa ve kanunlarla verilen çeşitli görevlerin yerine getirilmesine ve gerekli çalışmaları yapmaya devam etmiştir.
4. 1984 Yılından Sonraki Gelişmeler;
1984 yılından sonraki gelişmeler gözönüne alınırsa, bu konudaki ilk köklü düzenleme; Bakanlıkların Kuruluş ve Görev Esasları Hakkındaki 27.9.1984 tarih ve 3056 Sayılı Kanun’la başlatılmıştır.
Nitekim hu kanun’un 1. maddesindeki “bu kanunun amacı; kamu hizmetlerinin düzenli, süratli, etkili, verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülebilmesi için Bakanlıklar’ın kurulmasına, teşkilât, görev ve yetkilerine ilişkin esas ve usûlleri düzenlemektir” hükmü, sözkonusu düzenlemelerin temel amacını da ortaya koymaktadır.
Bunun sonucu olarak, 203 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve bilahare bu kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkındaki 3056 Sayılı Kanun’la Başbakanlık, Bakanlıklar arasında işbirliği ve koordinasyonu sağlayacak, Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetecek, Anayasa ve kanunlarla verilen hizmetleri yerine getirecek, Hükümet Programı’na ve Kalkınma Planları ile Yıllık Programlar’ın uygulanmasını, Devlet Teşkilâtı’ndaki teftiş ve denetim sistemini geliştirecek ve uygulamasını takip edecek şekilde teşkilatlandırılmıştır.
5- 1961 ve 1982 Anayasaları’nın Getirdikleri;
Başbakanlık Teşkilâtı’nın 3056 Sayılı Kanun’la düzenlenmesi mecburiyeti, bir bakıma 1982 Anayasası’nda yeralan Başbakan’ın “Görev ve Siyasi Sorumlulukları”ndaki gelişmenin bir sonucudur diyebiliriz. Önce, 1961 Anayasası’nın 106. maddesini inceleyelim. ”
GÖREV VE SİYASÎ SORUMLULUK (1961 ANAYASASI)
Madde 106- Başbakan, Bakanlar Kurulu’nun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.
Her Bakan, kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden ayrıca sorumludur. Bakanlar; dokunulmazlık ve yasaklamalar bakımından Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleriyle aynı durumdadır.
Şimdi de 1982 Anayasası’nın 112. maddesine dikkat edelim;
GÖREV VE SİYASÎ SORUMLULUK (1982 ANAYASASI)
Madde 112- Başbakan, Bakanlar Kurulu’nun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve Hükümet’in genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.
Her Bakan, Başbakan’a karşı sorumlu olup, ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur.
Başbakan, Bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.
Bakanlar Kurulu üyelerinden Milletvekili olmayanlar; 81. maddede yazılı şekilde Millet Meclisi önünde and içerler ve Bakan sıfatını taşıdıkları sürece Milletvekillerinin tâbi oldukları kayıt ve şartlara uyarlar ve yasama dokunulmazlıklarına sahip bulunurlar. Bunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri gibi ödenek ve yolluk alırlar.
1982 Anayasasının altı çizilmiş olan hükümleri çerçevesinde Başbakan’ın görev ve sorumluluklarının artırılmış olduğu dikkatlerden kaçmayacaktır.
Nitekim, 1992 Anayasası’nın 112. maddesinde Başbakan’ın görevleri, 1961 Anayasası’ndan farklı olarak şu şekilde ifade edilmektedir: Başbakan, Bakanlar Kurulu’nun Başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve Hükümet’in genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur. Her Bakan, Başbakan’a karşı sorumlu olup, ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur. Başbakan, Bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici tedbirleri almakla yükümlüdür.
Anayasa ile Başbakan’a verilen bu geniş yükümlülüğü yerine getirebilmek, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamak Hükümet’in genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek, Devlet Teşkilâtı’nın düzenli bir şekilde işlemesini temin etmek maksadıyla Başbakanlık Teşkilâtı’nın yukarıda bahsedildiği şekilde yeniden düzenlenmesi mecburiyeti hasıl olmuştur.
Başbakanlığın fonksiyonlarının yıllar itibariyle artması ve hizmetlerin büyük ölçüde çoğalması sonucu; 6330 Sayılı “Başvekalet Teşkilâtı Hakkında Kanun” un, 203 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilmesi cihetine gidilmiş ve bu kanun hükmünde kararnameyi kanun haline getiren 10.10.1984 gün ve 3056 Sayılı Kanun’la yeni bir Başbakanlık Teşkilât Kanunu meydana getirilmiştir.
6. 3056 Sayılı Kanunla Gelen Yenilikler;
3056 Sayılı Başbakanlık Teşkilât Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce çıkarılmış olan diğer Başbakanlık Teşkilât Kanunları’nın hiçbirinde ünitelerin görev ve sorumluluklarının tek tek belirtilmediği dikkati çekmektedir.
3056 Sayılı Kanun’un 2. maddesinde Başbakanlığın görevleri genel olarak aşağıdaki gibi sıralanmıştır:
a) Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamak, Hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmek, Anayasa ve kanunlarla verilen hizmetleri yerine getirmek maksadıyla gerekli tedbirleri almak,
b) Devlet Teşkilatının düzenli ve müessir bir şekilde işlemesini temin edecek prensipleri tespit etmek, Hükümet Programı ve kalkınma planları ile yıllık programların uygulanmasını takip etmek,
c) Kanun, kanun hükmünde kararname tüzük, yönetmelik ve karar tekliflerinin Anayasaya ve diğer mevzuata uygunluğunu incelemek ve Yasama Organı ile olan münasebetleri yürütmek,
d) Mevzuat hazırlama usul ve esasları ile ilgili ilkeleri tespit etmek ve geliştirmek, yürürlükte bulunan mevzuatın sicillerini tutmak, kodlamak, tek metin haline getirmek, bilgi işlem sistemi içinde takip etmek ve yayınlamak,
e) İdarede etkinliğin sağlanması, görevlerin tam ve verimli bir şekilde zamanında yerine getirilmesi, idari usul ve işlemlerin basitleştirilmesi, Devlet Teşkilatının düzenlenmesi için gerekli olan sistem ve prensiplerin geliştirilmesini ve uygulanmasını sağlamak,
f) Devlet Teşkilatındaki teftiş ve denetim sistemini geliştirmek, uygulanmasını takip etmek, gerektiğinde teftiş ve denetim yapmak,
g) Türk Devlet ve millet hayatını ilgilendiren tarihi, hukuki, idari, ekonomik, ilmi doküman ve belgeleri toplamak, değerlendirmek ve düzenlemek, film, mikrofilm gibi ileri teknikleri uygulayarak arşiv malzemesini tek nüsha olmaktan kurtarmak, bunların tahribini önleyecek arşiv laboratuvarı kurmak, milletlerarası arşivcilik ile ilgili hareketleri takip etmek, önemli arşiv malzemesini yurt ve dünya bilim çevrelerine sunmak,
h) (Mülga: 16/1/1990 – KHK-406/7 md.)
ı) (Ek: 15/11/1999 – KHK – 583/1 md.) Ülke güvenliğini etkileyecek ölçekteki deprem,heyelan,kaya düşmesi,yangın, kaza,meteorolojik afet,nükleer ve kimyasal madde kazaları ve göç hareketleri ile ilgili acil durum yönetiminin ülke düzeyinde etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi için gerekli önlemleri almak ve acil durum yönetimi gerektiren olayların vukuundan önce alınacak, önlemler olay sırasında yapılacak arama, kurtarma ve yardım faaliyetleri ve olay sonrasında gerçekleştirilecek iyileştirme çalışmalarını yürüten kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak.”