Doğum Tarihi

20 Ekim 1980

Şehir

Çanakkale

Burç

Terazi

663

kez görüntülendi

Mahir Ünsal Eriş Kimdir?

Çanakkale’de doğdu. Bandırma’da büyüdü. Arkeoloji ve tarih eğitimi gördü. Çeşitli dillerden kitaplar, makaleler, öyküler çevirdi. Leon (Sylvain Chomet ve Nicolas de Crecy’den, 2013), Savaşı Bitiren Sinek (Bryndis Björgvinsdottir’den), Zaman Hırsızı (David Lozano’dan, 2018), Uzun Yeleli Kedi Çocuk (Etgar Keret’ten), Leon 2 (Sylvain Chomet’ten, 2019), Yahuda’ya Göre İncil (Amos Oz’den, 2019), Alice Harikalar Diyarında (Lewis Carrol’den 2019) ve İtalya’nın sevilen çocuk kitapları yazarı ve çizeri, bol ödüllü Nicoletta Costa’nın Haydi Herkes Okula serisini dilimize kazandırdı. Olduğu Kadar Güzeldik (2013) adlı kitabıyla 60. Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı’na layık görüldü.

Hikâye ve romanlarıyla öne çıkan Mahir Ünsal Eriş, Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde (2012) adlı ilk hikâye kitabında bir sahilde oturmuş, can sıkıntısından esneyen, kendi çocukluğuna bakar; renkli, bir çocukluk anlatır. “Komen! komen!” diye ateş edenleri, mobiletleri, leblebi tozunu, Kaynanalar Parkı’nı, Kız Meslek’in kızlarını, Klinsmann’ı, Evrenos’u, Allah’ın yanına aldığı iyileri, kale zindanındaki prensesleri resmeder. Merhametin, taşraya uğramadan Kaf Dağı’na çıktığı kitapta; yoksulluk, hoyratlık, yalnızlık, gamsızlık, kırk mumluk sarı ampulün ışığında belli belirsiz görünüp, kaybolur. Mahir Ünsal Eriş, Olduğu Kadar Güzeldik (2013)’te hüzünlü mağlupları iyimser bir bakış açısıyla işlemeye devam eder. Kitapta sokaktan gelen gürültüyü, bangır bangır Yıldız Tilbe dinleyen evleri resmeder. Olduğu Kadar Güzeldik, gazoza doğru çocuklaşan hikâyelerle çağlar ve zamana dokunur. Yazar, Dünya Bu Kadar (2015) romanında sesleri, hatıraları, tesadüfleri, yeşil ve alabildiğine geniş fındık bahçelerini, deniz kıyısını, ipince ipeksi dantelleri, pervaneleri, hasreti, haseti, heba edilmiş yılları; yavaş yavaş, gülerek kıkırdayarak ve kıpır kıpır anlatmıştır. Dünya Bu Kadar, çarpa çarpa geceye ışıl ışıl hikâyeler bırakır. Ak’a göre Mahir Ünsal Eriş, düğümleri çöze çöze, mesafeleri ala ala ilk bölümde bir hikâyeler yığını gibi görünen kalabalığı, roman çatısı altında birleştirip sona erdirir. Hemen tüm hikâyelerin kesiştiği noktalar ise büyük Yalova depremi ve küçük bir hazine haritasıdır. Eriş, romanın merkezine hikâyesi kendinden menkul bu ana izlekleri yerleştirerek etrafını bir öyküler duvarıyla sarmıştır (Ak 2015). Sahil rehavetini, çay bahçelerini, eski hatıraları, çiçek açmak için gün ışığını, düğün halayını arayan Feridun’un anlatıldığı Benim Adım Feridun (2016) yere göğe sığamayan, dünya ağrılı, kederli, acımış bir adamın serencamıdır. Eser ayrıca Mahir Ünsal Eriş’in sinemaya uyarlanan iyimser öyküsüdür. Öbürküler (2017) gecenin olur olmaz saatlerinde uykuları kaçıran, basamakları gıcırdata gıcırdata tırmanan, tel dolapları karıştıran misafirlerin romanıdır. Mahir Ünsal Eriş, 57 Numero’da gerçekleşen ürkütücü olayları anlatırken, okuru Menderes’in makadam yollarda sarsıla sarsıla giden otobüsünden indirip, asfaltta yaylanan damalı Impala’ya bindirir. Öbürküler, okura 60’lı yılları, komşuluğu, darbeleri, göçleri, hevesleri, yolları; daha da çok, bir daha asla dönemeyen Ötekileri geri getiren, hem hüzünlü hem de gülümseten bir romandır.

Romandan sonra hikâyeye ağırlık veren yazar, 2019’da Kara Yarısı ve Sarıyaz adlı hikâye kitaplarını yayımlamıştır. Kara Yarısı’nda, yaşadıkları yerlerin küçük dünyalarına hapsolanları ele almıştır. Kimi hikâyelerde kasabaların dar sokaklarında gezip tutucu, küçük, hiçbir gelecek vaat etmeyen yerlere sıkışıp çırpınanları resmederken kimilerinde de bir kaza ya da alın yazısına kurban gidenlerin yahut âdemoğlunun kara yarısına; yani hasede, fesada, çekememezliğe hatta basbayağı içindeki şerre kaptıranların peşine takılır. Fakat aydınlığı da zifirî karanlığı da okurlarının yakından bildiği o canlı, iştahlı, yaşam fışkıran üslûbuyla anlatmıştır. Aynı olayın etrafında dönen ve birbirine bağlanan sekiz öyküden oluşan Sarıyaz’da, yine küçük bir kıyı şehrindeki sıradan insanların dünyalarına ışık tutar. Her zamanki sakınmasız, dürüst ama merhamet dolu, hayat dolu tavrıyla, sokağı da dillendirerek; onların aşklarına, hüsranlarına, isyanlarına, hezeyanlarına, kalp yaralarına ve her şeye rağmen hayata tutunma çabalarına tercüman olur. Haydar Ergülen, yazar için “Mahir Ünsal Eriş okumak, ne çok zamanı buluşturmaktır. Yok, bu başka bir öykücü için de söylenebilir. Eriş okumak, arabeskin bizim postmodernimiz olduğuna kanaat getirmektir. Bak sanki, bu olabilir gibi. Eriş okumak, Dostoyevski okuduktan sonra bir daha hiç huzur bulamamak gibidir ki insan bunu huzura tercih edebilir, eder.” (Ergülen 2019) değerlendirmesini yapmıştır.

Kaynakça

teis.yesevi.edu.tr