Ölüm Tarihi

1636

Şehir

Kastamonu

365

kez görüntülendi

Ömer Fuadi Kimdir?

Kastamonu’nun Mûsâfakih mahallesinde doğdu. Hayatı hakkında bilinenler Menâkıb-ı Şeyh Şa‘bân-ı Velî ve Türbenâme adlı eserlerinde verdiği bilgilere dayanmaktadır. Menâkıbnâmede babasının kendisini Şâbân-ı Velî’nin (ö. 976/1568) cenaze namazına götürdüğünü, bu sırada henüz küçük bir çocuk olduğunu söyler. Muhtemelen bu ifadeden hareketle son dönemlerde kaleme alınan bazı eserlerde 966 (1559) yılında doğduğu kaydedilmiştir. Yüksek makamlara ulaşma hevesiyle medrese tahsili yaptığını, tahsilini tamamlamasının ardından müftü kâtipliği yapmaya başladığını, daha sonra tasavvufa meylettiğini, bu konuda kitaplar okuduğunu, kendisini saran ilâhî cezbenin kâmil bir mürşide bağlanmadan mârifete dönüşmeyeceğini anlayıp Şâbân-ı Velî Dergâhı’nın üçüncü postnişini Abdülbâki Efendi’ye intisap ederek üç yıl hizmetinde bulunduğunu anlatan Ömer Fuâdî, şeyhinin ölümü üzerine (997/1589) seyrüsülûkünü dergâhın dördüncü postnişini Muhyiddin Efendi’nin yanında tamamladı. Onun ölümünden (1013/1604) sonra dergâhta irşad faaliyetine başladı. Şâbân-ı Velî Dergâhı’nın beşinci postnişini olarak otuz üç yıla yakın irşad görevini sürdürdü. Vefatında Şâbân-ı Velî Türbesi içinde şeyhi Muhyiddin Efendi’nin kabrinin yanına defnedildi. Bursalı Mehmed Tâhir, Ömer Fuâdî’nin adı veya mahlası “Kalbî” olan bir oğlu olduğunu, Yahyâ Efendi Dergâhı Kütüphanesi’nde bir külliyat içinde bazı şiirlerini gördüğünü söyler.

Ömer Fuâdî, Menâkıb-ı Şa‘bân-ı Velî adlı eseriyle Şâbân-ı Velî’nin ve Halvetîliğin Şâbâniyye kolunun tanınması ve yayılmasına büyük katkı sağlamıştır. Dönemin kaynaklarında Halvetiyye kollarından İstanbul merkezli Sünbüliyye ve Sivâsiyye ile Mısır merkezli Gülşeniyye tarikatlarının pîrleri hakkında geniş bilgi yer alırken Halvetî-Şâbânîliğin pîri Şeyh Şâbân-ı Velî’nin inzivâyı tercih etmesi, Bolu’da Hayreddin Tokadî’den hilâfet alıp Kastamonu gibi bir ilde irşad faaliyetinde bulunması sebebiyle kaynaklarda fazla tanıtılmaması Ömer Fuâdî’yi Şâbân-ı Velî hakkında bir menâkıbnâme yazmaya sevketmiştir. Onun bu eseri kaleme almasının bir sebebi de Halvetiyye tarikatının İstanbul dışında Kastamonu merkezli olmak üzere Anadolu’ya nüfuzunu Şeyh Şâbân-ı Velî sayesinde sağlamak istemesidir. Ömer Fuâdî eserde kendisine kadar ulaşan Halvetî silsilesine (Pîr Ömer Halvetî, Ahî Mîrem, İzzeddin Türkmânî, Sadreddîn-i Hiyâvî, pîr-i sânî Yahyâ-yı Şirvânî, Muhammed Bahâeddin Erzincânî, Cemâl-i Halvetî, Hayreddin Tokadî, Şâbân-ı Velî, Osman Efendi, Hayreddin Efendi, Abdülbâki Efendi, Muhyiddin Efendi) vurgu yaparak Şâbâniyye’yi müstakil bir şube haline getirmeyi amaçlamıştır. Şâbân-ı Velî’nin türbesini inşa edip irşadın yapıldığı camiyi bir tarikat âsitânesine dönüştürmesi bunun göstergelerinden biridir. Bu anlamda kendisi Şâbâniyye tarikatının ikinci pîri kabul edilebilir. Ömer Fuâdî, şeyhi Muhyiddin Efendi’nin tavsiyesi ve I. Ahmed’in veziri Murad Paşa’nın kethüdâsı ve Şâbân-ı Velî’nin müridlerinden Himmet Dede’nin oğlu Ömer Kethüdâ’nın maddî desteğiyle türbenin inşasına başlamış, ancak Murad Paşa’nın Diyarbekir’de ölümünden sonra II. Osman’ın sadrazamı Nasuh Paşa’nın Ömer Kethüdâ’yı katlettirmesi yüzünden yarım kalan inşaat 1019’da (1610) halktan toplanan yardımlarla tamamlanmıştır. Ömer Fuâdî tarikat içi kurumlaşmayı sağlarken Kadızâdeliler’in evliya kabirlerinin ziyareti, türbe yapımı, tasavvufî şahsiyetlerden istimdad edilmesi ve devranın cevazına dair yönelttikleri tenkitlere özellikle Menâkıbnâme ve Türbenâme’de şeyhülislâm fetvalarına dayanarak verdiği cevaplarla tarikatın meşruiyet ve yaygınlık kazanması hususunda gayret göstermiştir. Onun çabalarıyla Anadolu’da yaygınlık kazanan Halvetîliğin Şâbâniyye silsilesi halifelerinden İsmâil Çorûmî ile devam etmiştir. Şâbâniyye, XVII. yüzyılın ikinci yarısında Karabaşiyye ve onun alt kolu olan Nasûhiyye vasıtasıyla İstanbul’a girme imkânı bulmuştur. Aynı zamanda şair olan Ömer Fuâdî’nin şiirlerinde mahallî söyleyişler, deyimler, atasözleri ve özdeyişler önemli bir yer tutar. Çoğunlukla divan şiirinin geleneklerine bağlı kalmış ve heceyle yazılmış üç ilâhinin dışında aruz veznini kullanmıştır.

Sayfalar: 1 2

Kaynakça

islamansiklopedisi.org.tr/