Unvan

Gazeteci

Doğum Tarihi

1839

Ölüm Tarihi

1878

2008

kez görüntülendi

Ali Suavi Kimdir?

Ali Süavi, 1939’da İstanbul’un Aksaray semtinde esnaf Hüseyin Ağa’nın çocuğu olarak dünyaya geldi. Rüşdiye Mektebi’ni bitirdikten sonra erken yaşta memuriyet hayatına başladı.
İyi seviyede Arapça öğrenen Ali Süavi, Osmanlı Genelkurmayı’nda birkaç yıl sürdürdüğü memuriyet hayatından sonra 18 yaşında hacca gitti. Hac dönüşünde Bursa’da kalarak, burada kısa süreli bir memuriyette bulundu, daha sonra Simav’a geçerek medresede hocalık yaptı, en sonunda da İstanbul’a döndü.
Simav’da bulunduğu dönemde önemli devlet adamlarıyla dostluk kurdu. 1864’te Sofya Ticaret Mahkemesi Reisliği’ne, 1865’te Filibe Kaymakamlığı’na atandı ve bir süre sonra Filibe Tahrirat Müdürü oldu. İstanbul’a döndükten sonra Şehzade Camisi’nde vaizlik yaptı ve irili ufaklı pekçok eser kaleme aldı.
Siyasi meselelere değindiği vaazları sayesinde İstanbul’da büyük bir şöhret kazanan Ali Süavi, nihayet 1867’de Muhbir Gazetesi’nde çalışmaya başladı. Gazetenin genel tarzı olan siyasi meseleler üzerinde yazılar kaleme aldı, ancak gazetenin genel tarzı ve Süavi’nin yazıları Babıali’yi, yani Osmanlı Hükümeti’ni rahatsız etti. Gazete bir ay süreyle kapatıldı ve Ali Süavi, Kastamonu’ya sürüldü. Burada kısa bir süre kaldıktan sonra 1867’de Kastamonu’dan Avrupa’ya kaçtı.
Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin üyesi olan Ali Süavi, ilk önce Paris’e daha sonra Londra’ya gitti ve burada Muhbir Gazetesi’ni çıkarmaya başladı. Londra’da bulunduğu sırada İngiliz devlet adamlarıyla ve fikir adamlarıyla yakın dostluklar kurdu ve çevresindekilerin düşüncelerinden etkilendi. Akabinde Paris’e döndü ve burada Ulum Gazetesi’ni çıkardı.
Ali Paşa’nın 1871’de ölmesi ve çıkarılan kısmi af sebebiyle İstanbul’a dönmek istediyse de, talebi Babıali tarafından reddedildi. İkinci Abdülhamid’in tahta geçmesinden sonra Osmanlı topraklarına döndü ve yeni sultanın kurdurduğu Edebiyat Cemiyeti’ne katıldı. Ancak, Namık Kemal ile olan çekişmeleri yüzünden cemiyet faaliyetlerini sürdüremedi. Daha sonra Mabeyn-i hümayun kitapçıbaşılığı görevine tayin edildi ve bir süre sonra Mekteb-i Sultani’nin, yani Galatasaray Lisesi’nin müdürü oldu.
Sadrazam Midhat Paşa’nın sürgün edilmesi hakkında memnuniyetini bildiren yazılar kaleme alan Ali Süavi, bugünlerde Osmanlı-Rus ilişkileri ve savaşı hakkında da yazılar yazdı. Özellikle, İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne karşı sürdürdüğü politikayı eleştirdi, bu yazılarından ötürü İngiliz Büyükelçisi Henry Layard’ın tepkisini çekti ve çok geçmeden müdürlükten azledildi.
Daha sonra, 93 Harbi’nde alınan ağır mağlubiyeti, savaşın ardından yaşanan siyasi hadiseleri ve göçleri gerekçe göstererek hükümdar aleyhinde faaliyetler yürütmeye başladı. Fakat, İkinci Abdülhamid’i devirip eski padişah Beşinci Murad’ı tahta çıkarmak isterken sopayla öldürüldü.